Bağışıklık özellikle Covid Pandemisinden sonra tekrar gündemimize girmiş durumda. Gerçekten bağışıklık başta enfeksiyon olmak üzere vücudumuzu ilgilendiren inflamasyon dahil tüm süreçlerde önemlidir.
Hepimizin bildiği gibi, sağlıklı olmak hayattaki genel yaşam tarzının bir parçası olmalıdır. Kendimiz hakkında iyi hissetmek ve benlik saygımızı artırmak için sağlığımıza dikkat etmek çok önemlidir. Bu nedenle, enfeksiyonlarla ilgili en azından temel bilgileri ve bunlarla savaşmak için bağışıklık sistemimizin nasıl çalıştığını bilmek gerekir. 'Enfeksiyon' ve 'bağışıklık' kelimelerini duyduğumuzda aslında ne anlıyoruz?
Enfeksiyon, virüsler, bakteriler, mantarlar ve parazitler gibi mikroorganizmaların istilası ve çoğalmasıdır. Bağışıklık sistemi, vücudun enfeksiyonlar, kanser hücreleri ve yabancı maddeler gibi tespit edilip yok edilebilen hastalıklara karşı savunma sistemidir. Bağışıklık sistemimiz, sürekli olarak savaşmak ve hastalıklara karşı koruma sağlamak için görev yapan karmaşık hücre ve protein ağı ile vücudu korumak ve sağlığı iyileştirmek için bir "bağışıklık tepkisi" üretir.
Aldığımız her nefeste binlerce mikroorganizmayı soluyoruz. Her lokmamızda, çoğu zararsız olan ve diğerleri ciddi sağlık sorunlarına neden olabilen binlerce bakteriyi yutuyoruz. Bazı enfeksiyonlar, enfekte kişiler öksürdüğünde veya hapşırdığında yayılabilir, ancak birçoğunun bir hastalığa yakalanmasının tek nedeni bu değildir. Zayıflamış bir bağışıklık sistemi, bulaşıcı organizmaların vücutta gelişmesinin ana nedenidir, bu nedenle iyi el hijyeni tek başına bir hastalığın başlangıcını durdurmak için yeterli bir önleyici tedbir değildir. Her gün yüzlerce patojen bulutunun içinden geçerken bizi sağlıklı tutan bağışıklık sistemini güçlendirmek hayati önem taşır.
İyi bir beslenme, birçok hastalıktan kaçınmak için ilk savunma hattı olabilir. İyi bir örnek, vücutta asidik bir ortam olarak bizi hastalıklara karşı savunmasız hale getirdiği için asit oluşturan gıdaların yerini alan alkali bazlı bir diyettir. Fast food yemekleri ve şeker ilaveli içecekler vücutta asitliğe neden olur ve sağlığımızı riske atar. Alkali bir ortamın ise koruyucu ve sağlığı iyileştirdiği bilinmektedir. Sebzeler gibi alkali oluşturan gıdaların çoğu, bağışıklık sistemimizi güçlendirmedeki rolleri nedeniyle çok sayıda iyileştirici özelliğe sahiptir, bu nedenle her öğünde bol miktarda bitki bazlı gıda bulunmalıdır.
Lahana, brokoli, karnabahar, lahana, brüksel lahanası, mantar, sarımsak ve şalgam vücudun besinlerin enerjiye parçalandığı sindirim sistemini korumasına yardımcı olan sebzelerdendir. Ayrıca pancar, kakule, yaban mersini ve üzüm de bağışıklık sistemini koruyucu özelliklere sahiptir ve tüketilmesi gereken besinler listesine girer.
Örneğin lahana, vücudun enfeksiyonları aramasına ve temizlemesine yardımcı olurken, brokoli vücudun bağışıklık sistemi hücrelerini düzenlemesine yardımcı olur. Üzümdeki besinler hastalıklara karşı korunmaya yardımcı olur ve buna her tür üzüm dahildir. Birçok çalışma, bu besinlerin oksidatif stresi azalttığını, böylece kronik inflamasyonu ve hastalıkları önlediğini göstermiştir. Bu nedenle sağlıklı bir diyet, sağlığın önemli bir belirleyicisidir, çünkü değerli besinlerin eksikliği, vücudu artık koruyamayan bağışıklık sisteminin bozulmasına neden olabilir.
Egzersiz, güçlü bir bağışıklık sisteminin bir diğer önemli belirleyicisidir. Birçok araştırmanın sonuçları, çocukların 6 dakika aktif olarak temiz havada oyun oynamalarına veya koşmalarına izin vermenin sağlıkları üzerinde büyük bir etkisi olabileceğini ve bağışıklık hücrelerini yaklaşık %50 oranında artırabileceğini göstermiştir. Her gün sadece 30 dakika yürüyüş yapan bir kişinin soğuk algınlığı ve bademcik iltihabı gibi üst solunum yolu enfeksiyonlarına yakalanma riski %20 iken, hareketsiz bir yaşam tarzına sahip kişilerin ciddi hastalıklara yakalanma riski %50'dir.
Bağışıklık sistemini güçlendirmenin bir başka ve en iyi yollarından biri de fonksiyonel gıda takviyeleri almaktır.
0 Yorumlar