Ad Code

Son Yayınlananlar

6/recent/ticker-posts

Sağlığımızı Bozan 5 Mekanizma

Sağlığımızı Bozan 5 Mekanizma 

Vücudumuz genellikle Mikrobiyal, Genetik, Çevresel ve Yaşamsal Faktörler nedeniyle hastalanır.

Bu faktörler vücudumuzda bir çok molekülü negatif ya da pozitif yönde etkileyerek sağlığımızı ve dolayısıyla yaşamımızı değiştirmesi mümkündür.

Beslenme başta bağışıklık sistemimiz olmak üzere vücudumuzda yer alan 11 sistemin etkili ve sağlıklı çalışabilmesinin anahtar faktörüdür.

Çünkü canlılar hücrelerimizin için gereken enerjiyi üretmek ve sağlıklı kalmak için besin almak durumundayız.

Sağlıklı kalabilmek için canlı olarak hayata tutunmaya başladığımız anne karnından itibaren yaşlanmaya kadar geçen süre zarfında beslenme gerçekten önemlidir.

Gıdalarımızdaki besin değerlerinin azalması beslenmemizi önemli ölçüde etkilemektedir.

Vücudumuzun sağlıklı kalabilmesi için şu 5 mekanizmaya vurgu yapmam gerekir:

1-Nitrik Oksit

2-Antioksidanlar

3-Omega 3

4-Kolajen

5-Mikrobiyota

Birinci Mekanizma Nitrik Oksit; damarlarımızda, sinir hücrelerimizde ve bağışıklık sistemimizde üretilen en temel düzenleyici maddelerin başında yer alır.

Nitrik Oksit’i vücudumuzun üretebilmesi için sağlıklı nitrit ve nitratlı gıda maddelerine ihtiyacımız bulunmaktadır. Yeterli alınamadığı için erken yaşlarda damar sağlığımız, sinir sağlığımız ve bağışıklık sistemimiz bozulmaktadır.

İkinci Mekanizma Antioksidanlar

Hergün hücrelerimizde enerji üretimi esnasında ve mikrobiyal, genetik, çevresel ve yaşamsal faktörlerin etkisiyle oksidatif stres yani paslanma ve çürüme, yaşlanma hadisesi oluşmaktadır.

Bunu önlemek için vücudumuzdaki Antioksidan sistemi yetersizdir. Mutlaka bir çok şekilde beslenme ve takviye gıdalar ile Antioksidanlar vücudumuza alınmalı ki Oksidatif Stres ile hücrelerimiz başedebilsinler. Aksi halde bir çok hastalıkla uğraşır hale gelmemiz kaçınılmazdır.

Üçüncü Mekanizma Omega 3

Vücudumuz maalesef Omega 3 üretmemektedir. Omega 3 hücre zarlarımızın tümünde ve sinir hücrelerimizde bulunmaktadır. Vücudumuz bu molekülü üretmediği için mutlaka dışarıdan almak zorundayız. Eğer besinlerimiz içinde yeterli düzeyde bulunmazlarsa dışarıdan takviye gıda olarak alınmalıdır. Anne karnından itibaren alınamaz ise hücre zarlarımızdaki Omega 3 devamlılığı kaybolur ve hücre zarı omega 3’ün olduğu yerlerde zafiyete uğrar. Sonuçta başta sinir hücrelerimiz olmak üzere vücudumuzun tüm hücreleri negatif etkilenir. Bir çok hastalığın ortaya çıkmasına yol açar.

Dördüncü Mekanizma Kolajen

Kolajeni bir binanın karkası olarak değerlendirebiliriz. Yani vücudumuzun çimentosu, demiri, kolonları ve katlarıdır. Kolajen de 18 yaşından başlamak üzere, daha çok da 40 yaşından sonra vücudumuzda azalmaya başlar. 70 yaşına geldiğimiz de neredeyse 2/3’ü azalmıştır. Cilt kırışıklıkları ve vücut deformiteleri görünür hale gelir. Sert dokularımız negatif etkilenir. Görünmeyen hücreler arasındaki dokular etkilenerek hücrelerimiz hem fonksiyonel hem de yapısal olarak etkilenir. Kolajen düzeyini koruyabilmek için günde ekstra olarak 5-30 gram dışarıdan hidrolize kolajen almak gerekir.

Beşinci Mekanizma Mikrobiyota

Barsaklarımızda yer alan mikrobiyota sisteminin son yıllarda tüm vücudumuzdaki organlarda da bulunduğu gösterildi.

Barsaklar artık ikinci beyin olarak adlandırılıyor.

Vücudumuzdaki hücre sayımızdan daha fazla mikrobiyotaya sahibiz.

Mikrobiyota doğar doğmaz şekillenmeye başlar ve hayatımız boyunca çevresel etki ve beslenmeyle şekillenir.

Barsak mikrobiyotasını normal tutmak önemlidir. Mikrobiyota sistemi bozulduğunda hastalıklarla karşı karşıya kalmamız kaçınılmazdır.

Bu 5 mekanizmayı başarılı bir şekilde sağlamlaştırırsak eğer, vücudumuz dinamikleşir, hastalıklara yatkınlığı azalır, hücresel performansı artar, yapısal görünüm pozitif yönde farklılaşır.

Yorum Gönder

0 Yorumlar

Ad Code